Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hayatı belirleyen tutumlarımız-2

Hayata nasıl yaklaşırsak o yönde bir karşılık alırız, biliyorum... İyiyi görmek istedikçe iyiler çoğalır, kötülere odaklandıkça hayat giderek çekilmez hal alır, çoğumuz gibi farklı zamanlarda ikisini de denedim...Gerçekten böyle oluyor. Şu aralar ise farklı bir durum ve ruh hali içindeyim. Sabah yataktan "şükrederek" kalkıyorum.
En son yayınlar

Hayatı belirleyen tutumlarımız-1

  Hep dilimde olan ama gerçek anlamda yeni yeni yapmaya çalıştığım birşey bu... Beni üzen, bende negatif duygular yaratan şeyleri/kişilerin hayatımdaki payını küçültmek, mümkünse onları hayatımdan çıkartmak.... Mümkün değilse de, yarattıkları olumsuz duygulardan daha az etkilenmek... Hayata daha "olumlu bakabilmek". Olumsuz bakanın fikirlerini kendilerine bırakmak... Olan tek hayatımı ağız tadıyla yaşamak...

Babam ve Yazlık

Yazlıktayım… Nereye baksam, babamın bu eve verdiği emeği görüyorum. Bu evde oturup da babamı hatırlamadığım bir an yok, olamaz da....Bahçedeki her santimetrekareden evin içindeki her köşeye… Bostancı’daki kışlık evde bunu hissetmiyorum, ama burada, babamın inanılmaz bir emeği var ve bir anlamda burada yaşamaya devam ediyor. Burada tüm komşular  arasında bir dayanışma var, sitenin bahçıvanı olmasına rağmen yazlığa ilk gelen en yakındaki bahçelere ve evlere bir göz atıyor. Emek kendi bahçesiyle sınırlı değil kimse için…Bu, ilişkilere de yansıyor, herkes kışın da birbirini arayıp sormaya devam ediyor...

Kızım ve gıda alerjileri

Hamileliğimi “çok iyi geçti” diye hatırlıyorum bugün geriye baktığımda. 32 yaşında hamile kalmıştım, ne “hamileyim, seyahat edemem” gibi bir psikolojiye girmiştim, ne de “işleri rölantide götürme “ hevesine kapılmıştım…. Hem bir iş transferine liderlik yaptığım için çalıştığım şirketin Bursa fabrikasına her hafta gidip geliyordum, hem İstanbul’da ekibimi yetiştirmeye, bir yandan da işleri yürütmeye çalışıyordum. Akşamları 19:30’dan   önce çıktığımı da hatırlamıyorum….Kimse takdir etsin diye değil, aileden gördüğüm sorumluluk bilinci bunu gerektirdiğinden.   (Kısa süreli hafızası olan dinamik şirket ortamlarında bu beklenti anlamlı değildir zaten J ) Ama zaten çok mutluydum, sanırım işini seviyorsan, o sana hamilelik nedeniyle yapamayacağın bir yük gibi gözükmüyor. Ama çalışmayı sevmiyorsan hamileliğe gerek yok, onlarca başka bahane de bulabilirsin işten kaçmak için... Hamilelikte tek sorun, doktorumun abartılı bir şekilde ele aldığı “gebelik diyabeti” idi. Ondan dolayı ciddi bir

Yazmaya başlarken....

Hayatım boyunca okumayı, yazmayı çok sevdim. Hatta yazmayı biraz daha fazla... Okul yıllarım boyunca günlükler tuttum, hikayeler yazdım. Kendim için. Lise yıllarında Türkçe ve ingilizce kompozisyon derslerinde aldığım keyif ve öğretmenlerimin takdirleri... "Mutlaka bu yönde bir iş yapmalısın" yorumlarına rağmen,  yüksek mühendis baba- kimyager annenin  matematik sınıfını seçen kızları oldum... Endüstri Mühendisliği okudum... Okumayı yazmayı çok seven yanım hep bana özel kaldı. Okuduklarını anlatan, yazdıklarını gösteren bir insan olmadım, özel meraklar özel olmaktan çıkmamalı diye düşündüm sanırım. Bu blog ise ilk olarak yedi yıl önce, kızımın besin alerjileri sürecinde yaşadıklarımı benzer durumdaki insanlarla paylaşmak niyetiyle başlayacakken, babamı kaybettim, O'nunla ilgili yazmak istedim,  vazgeçtim. Şimdi sadece içimden geçenleri yazmak için buradayım. Sürekli şehir şehir gezen bir blogger değilim, gurme, entel , her konuda en iyiyi bilen, en iyi yazabilen